14 Ocak 2016 Perşembe

Aydınlanma Hikayesi


Nasıldım?

Son birkaç senede yaşadığım ne istediğini bilememe burhanı bende çok uzun saatler uyumaya da sebep olmuştu. Öyle ki son yıllarda sırf uyumak için okuldan, işten ve birçok sosyal aktiviteden feragat ettim. Tembellik zamanla kalıcı bir hal alınca da ne hayat amacım kaldı ne herhangi bir şeye karşı istek. Öğlen saatlerinde kalktığım yataktan kanepeye doğru yol alıyor ve amaçsızca, hiçbir şey yapmadan akşamın olmasını bekliyordum. Bilgisayarı veya televizyonu açmak bile gelmiyordu içimden. Akşam olunca Ömer geliyor, yemek yedikten sonra film izleyip uyuyorduk. Bildiğiniz ezik hayatından bile daha acınası bir durum anlayacağınız. (bana acımanızı istemiyorum, sadece yazdıklarımı okuyun yeter :D ) Bir şey yapmaya karar veriyor fakat isteğim birkaç güne sönüyor ve yeniden amaçsız, yaşama isteği bile olmayan biri halime geri dönüyordum. 


Beni değiştiren neydi?


Bundan birkaç ay önce Almanya'da yaşayan amcam (amca dediğime bakmayın yaşlı falan değil aksine çok kafa adamdır) ile Periscope'dan sohbet etmiştik. Ona genel olarak durumumdan bahsettim. Bana bu durumun kendisinde de olduğunu ve bunun bir hastalık olduğunu söyledi. Sonra internette karşıma çıktı, "atalet" diye bir şey varmış. Benim durumuma çok benziyor, belki bendeki bu olabilir diye düşündüm. Ancak ne yazık ki kendi kendime tanı koyamam, doktor değilim. Bunun tanısını koymak için doktor olmak gerekir mi onu da bilmiyorum. Böyle böyle sürekli bir kendini çözme çabaları devam etti durdu bende.


Yine kısa zaman önce Tedx'ten bir konferans izledim (Youtube'da birçok videosu var, Android uygulaması da mevcut, kesinlikle indirin ve bir şeyler izleyin). Konferans meslek seçimi ile ilgiliydi. Meslek hikayesine geri dönmek istemem ama İstanbul Üniversitesine kayıt yaptırdım fakat yapmak istediğim işe net olarak karar vermiş değildim. Neyse, Tedx konferansındaki konuşmacı, konuşmasını bitirmeden hemen önce bir soru sordu. Dediğine göre bu soruya bulduğumuz cevap bizim için doğru meslek olacaktı. Soru şu: "Yapmadan yaşayamayacağınız şey nedir?" (yemek, içmek, uyumak, wc ve seks haricinde tabi)  Günlerce düşündüm. Aklıma hiçbir şey gelmedi. Sonra gerçek anlamda yaşayıp yaşamadığımı sorgulamaya başladım. Olay da orada koptu sanırım. Olduğum kişiden hiç memnun değildim. Soruya cevap bulmak için zorladıysam da bir cevap çıkmadı. Ekşi Sözlük'te başlık açtım hatta "yapmadan duramadığınız şeyler" diye. Belki sadece aklıma gelmiyordur, biri bir şey yazar da ben de tanımaya başlarım kendimi diye düşündüm. Kendimi tanımıyordum. Henüz tam anlamıyla tanımış da değilim, tanıyorum zamanla. Öğreniyorum kendimi. Bu arada sözlükten de bir şey çıkmadı fakat o soru sayesinde kendimi dışarıdan görmüş gibi oldum ve hoşuma gitmeyen şeyleri o an sihirli bir değnekle değiştirmek istedim. 


Ne oldu?


Sonra birden bir aydınlanma geldi bana :)


"Ben evde akşam olmasını beklemek için doğmadım, bütün hayatımı gerçekten böyle mi geçireceğim, boş ve anlamsız?" diyerek uyandım bir sabah ve olan oldu. Ne oldu da öyle uyandın sorusu bir üst paragrafta. Kendimden o denli hoşnutsuzdum ki mucize gibi bir şey oldu sanki. Yıllardır bende olmasını istediğim değişiklik olmuştu sonunda. Hayatımın dönüm noktalarından biri olabilir o gün. İleride anlayacağım.  2015'in son günleriydi. Herkesin vardır "yeni yılda yapılacaklar" listesi. Her sene ben de yapardım ama listedeki tek maddeyi bile gerçekleştiremeden seneyi bitirirdim. Bu sene yazılı olarak bir liste yapmadım fakat bu seneyi diğerlerinden çok farklı ve dolu dolu geçirmeye, tabir-i caizse "ot" gibi yaşamamaya karar verdim. Aklımdaki listemde hayatımı önceki senelerden çok çok farklı kılacak şeyler var.


Anne olmak. Heyecan yok, yakın zamanda olmasa da ileride olacak bir şey bu. Bunu istediğimi farketmem bile bende ciddi değişikliklere sebep oldu. Bir bebek insanın hayatını kökünden değiştirmez de ne yapar?  Tabi ki hayatım değişsin diye istemiyorum anne olmayı. Normalde acelem yoktu, erteleyebildiğim kadar erteleyecektim fakat aydınlanma ile birkaç şeyi farkettim. 2 seneyi birkaç ay geçti evleneli ve en büyük sebebi de bu sene 30 yaşıma girdiğimden sanırım artık hormonlar bana "anne ol, anne ol" diye çemkiriyor resmen. Ayrıca buyaşam tarzıyla anne olmamın çocuğum için pek de hayırlı olmayacağına eminim:) Bu kararla birlikte şimdiden değişmeye başladı bile günlük rutinlerim. Şöyle ki;


Sigarayı bıraktım mesela. "Bana bir aydınlanma geldi" dediğim sabah verdiğim kararda hayatımda yapacağım değişikliklerden biriydi zaten. Fakat anne olma fikri bu kararda hem benim istikrarlı olmamı kolaylaştırdı, hem de Ömer'in biraz daha kararlı olmasını sağladı sanıyorum. (Yazıyı okuyup yorum yazarak hepimizi bilgilendirir bu konuda umuyorum:)) Bu arada yeni sigara hikayesi de yolda. Daha detaylı bilgi orada olacak.


Spora ve sağlıklı beslenmeye başladım. Bu da bahsettiğim değişikliklerden biriydi fakat yine anne olacağım zaman hamilelikte alacağım kiloları düşününce uygulamaya geçmek çok daha kolay ve motive edici oldu. Zira şimdiye kadar her hafta spora ve sağlıklı beslenmeye başlamaya karar veren ben, yemek yemek en zevk aldığım şeylerden olduğu ve tam bir karbonhidrat bağımlısı olduğum için bu konuda da hayatımdaki tüm konularda olduğu gibi istikrar sağlayamamıştım. Bu arada hayatımın spor ve sağlıklı beslenme kısmı ile ilgili de bir şeyler yazmayı düşünüyorum fakat şuan taslak falan yok bu konuda, daha yeni başladım çünkü. Bir süre daha devam edeyim, sonuçları gördükçe yazı oluşacaktır. 


Daha az uyumaya başladım. Tembellik ve uyku başlıca problemlerimden ikisiydi, bahsetmiştim. Akşam erken bile uyusam, uykuya doyamıyor, uyandığımda bile yaşamaya değer bir şey yapmayacağım için yataktan çıkmanın gereksiz olduğunu düşünüp yeniden uyuyordum. Uzun saatler süren uykudan kalktıktan sonra da baş ağrısı ve halsizlik amaçsızlığımla birleşip beni içten içe öldüren bir iksir gibiydi. Hayatımı düzene sokmak için az uyumak yapmam gereken ilk işti. Çünkü tüm gün uyuyunca diğer bahsettiğim şeylerin hiçbiri mümkün olmayacaktı. Yataktan beni sihirli değnek kaldırmadı tabi ki. Sigarayı bırakmam ciddi bir hafiflik verdi bana öncelikle. Bir haftada bile azaldı halsizliğim. Sağlıklı beslenmemin de etkisi oldu bunda kesinlikle. Normalde (her gün) cips ve patlamış mısır yemeden yatağa gitmezdim, gitsem de uyku tutmazdı genelde. Haliyle vücut kötü tepkiler veriyor öyle bir beslenme şekline. Sporu da es geçemem. Vücut daha hafif, daha dinç hissediyor. Zihnim de daha berrak. Sabah uyku sersemi halimde bile "fazla uyumak sana zarar veriyor, yine boktan hayatına mı dönmek istiyorsun" diye düşünebiliyorsam nirvanaya az kalmış olabilir :)


Kullandığım bir antidepresan vardı, onu da bıraktım ve kendimi onsuz daha iyi hissettim gariptir ki. "Bunun anne olmakla ne ilgisi var hamile kalınca bırakabilirdin" diyebilirsin sevgili okur. Anlatayım. Normalde o kadar sinirliyim ki, annem sürekli "sakın psikolojini düzeltmeden çocuk falan yapma, çocuk sinir hastası olur" der. Uzun süredir sinirimi kontrol altında tutmak için ilaç kullanıyordum fakat en ufak şeylere parlayıp her şeyi batırmama engel olmuyordu ilaç. Daha etkili bir tedavi için hapları değiştirebilirdim ve hayatımın sonuna kadar bir hapa bağımlı olarak yaşayabilirdim. İstediğim bu muydu peki? Baktım ki bu böyle olmayacak. Eğer bir hapa bağımlı yaşamak istemiyorsan, sakin, anlayışlı bir insan olmak istiyorsan bunu öğrenmek zorundasın. Dünyaya bir şeylerin acısını çıkarmaya, her sorunu büyütüp hayatı kendine zehir etmek için gelmedin. iç huzuru bulmaya çalışıyorum.
Son 10 gündür ilaç kullanmıyorum. Daha az uyumaya başlamama bunun da katkısı büyük sanıyorum.


Bu yıl sosyal, daha çok evden çıkan, başka insanlarla görüşen, daha çok film izleyen, daha çok okuyan ve yazan, her anlamda aktif bir hayata sahip biri olmaya karar vermemin sonuçları bunlar. Umarım karamsar ve amaçsız bir insana dönüşmem bir daha. 


Bu arada yeni yıl planlarıyla ilgili listelerle ilgili de bir yazı yazmak istiyorum. Bir anket hazırladım, ona katılabilir veya listelerinizdeki gerçekleştirebildiğiniz ve gerçekleştiremediğiniz maddeleri 
yorum olarak paylaşabilirsiniz.

1 yorum:

  1. Soyut olan düşüncelerin yazıya dökülerek bir nevi somutlaştırılmasının daha kararlı olma noktasında bana da katkıda bulunduğunu itiraf etmeliyim. Bu arada bilmeyenler için; yazıda bahsi geçen koca benim:)

    Ayrıca biyolojik saat, anne olma dürtüsü, baba olma isteği konularında da özele gel orda konuşalım hayatım:)

    YanıtlaSil

blogumun adını neden değiştirdim?

Anladım ki insana tek bir kimlik yetmiyor. Belki de bu yüzden arttı son zamanlarda profillerdeki kocasının prensesi, paşasının annesi(!) ib...