24 Haziran 2016 Cuma

Kafamda Böcekler



Ne için gelmiştim dünyaya? Ne yapmalıydım? Ne yapıyorum? Çok depresif gelebilir bir an ama hepimiz hayatımızda en az 1 kez bunu sorgulamıyor muyuz? Ben yine o her şeyin anlamını sorguladığım bir döneme girdim. Yaşadığımız hayatın hakkını vererek mi yaşıyoruz yoksa bize bahşedilen en kıymetli şeyin ellerimizden sonsuz bir hiçliğe kayıp gitmesini mi izliyoruz? Birkaç ay önce tüm bu soruları kafamda cevaplamistim halbuki. Şimdiyse kanepeye uzanmış yine bekliyorum günlerin geçmesini. Hiçbir şey yapmadan oturmak da daha da itiyor beni bu dipsiz kuyuya. Sorular mi başımı ağrıtıyor? yoksa baş ağrısından sebep olduğu mutsuzluk mu beni bu soruları sormaya itiyor? Yazdıkça sorular da artıyor bak. Neyse daha da dibe inmeden konuyu değiştireyim.
Bugün 14. Hafta bitti, yani bebek 3. Ayını da geride bıraktı. 2. Trimester a girmiş bulunmaktayım. İlk 3 ay bulantım haftada en fazla 3-4 olurdu. Bugün ise hiç olmadığı kadar şiddetli oldu. Migren bulantıları diye düşündüm çünkü saatlerce kafamı kaldıramadım baş ağrısından. Yemek de yiyemedim bugün pek. Halbuki bulantı dan önce avokadolu kefirli falan çok güzel bir kahvaltı da yapmıştım.
Neyse, haftasonu için harika planlar vardı. Akşam iftar saatinden evvel yola çıkacak, Şarköy'e gidecektik fakat planlarda değişiklik oldu. İftardan bir süre sonra çıkacağız yola. Pazar günü geri döneceğiz. Çanta hazır ama benim ayakta duracak mecalim yok. Son 1 aydır saat 23.00 ten sonra uyanık kalmak ölüm gibi geliyor bana. Gideceğimiz yere varınca oturur sohbet ederiz diye düşünürken şimdi öyle bir seçeneğin mümkün olacağını pek sanmıyorum. Yani tatilin ilk akşamı uyku ile geçecek. 
Şimdilik benden bu kadar. Hafta sonu nasıl geçti en kısa zamanda kısa bir yazı ile bildireceğim (eğer anlatmaya değer olursa). Zaten instagramdan da gün içinde epey paylaşım da yapıyorum gezdiğim zamanlar:) 
Sağlıcakla kalın...

13 Haziran 2016 Pazartesi

Bebek Hikayesi!

12. hafta
Merhaba! Uzun süre sonra yine buradayım. Ama ciddi değişikliklerle :) Novoluni anne oluyor! Haftalardır ne yazsam, nasıl yazsam, nasıl anlatsam, ne zaman anlatsam siye içim içimi yiyor. Dayanamayıp mesaj attığım arkadaşlarım bile oldu. Böyle bir şey olduğunda cümle aleme duyurmak için erken olduğunu düşünseniz bile dayanamayıp haykırmak istiyorsunuz dünyaya. Sanki bir anne sen olacaksın(!) :) Hayatımda benim için evlilikten bile daha büyük bir değişiklik bu. Belki de bundan bu herkese duyurma hevesi.

12. hafta

 Öğrendiğimde 5. Haftanın içindeydi, şimdi 13. Haftası :) Çoook yavaş geçiyor haftalar. İlk gebelik fotoğraflarını çektik bile. Şuan gebelik öncesinden farksız vücudum ama olsun:) İlk 3 ayı geride bıraktık, haftada 1-2 bulantı, sürekli uyuma isteğini ve azan migreni zorluktan saymıyorum. Onların dışında hiçbir bir sıkıntı yaşamıyorum. Tabi duygusal durum hariç. O bazen ciddi anlamda sorun olabiliyor. Sinirlen, kavga et, ağla, uyu, uyan, Sinirlen, kavga et, ağla, uyu... bazı günlerin döngüsü oluyor. Neyse ki çok sık değil. Çözümü ise sosyal olmak. İnsan içine falan çıkmak. Evde olmak ciddi sıkıntı.
 Geçen ay taşındık. Yeni sitede havuz var ve yüzme imkanım oluyor. Hamilelik süreci için nimet gibi bir şey bu. 7. aya kadar yüzeceğim neredeyse, doğuma çok faydası olacak eminim. Sadece doğuma değil, tüm gün evde bunalımlı gibi oturmama da engel olacak. Birkaç ay önce yazdığım o keyifli, enerji dolu Ayça gitti çünkü, yine buhranlardayım. Yine başladığım işlerin devamını getirememe, çabuk vazgeçme hastalığına yakalandım:( ilk ayların halsizliğini üzerimden atarsam çok daha iyi olacağım. Bloga yeniden vakit ayırmak, aklımdakileri uygulamaya geçirmek istiyorum artık. Gezi yazıları yazacaktım, ihmal ettim. Neyse toparlarım:) Kafayı bi toplayayım da gerisi gelir.

blogumun adını neden değiştirdim?

Anladım ki insana tek bir kimlik yetmiyor. Belki de bu yüzden arttı son zamanlarda profillerdeki kocasının prensesi, paşasının annesi(!) ib...